İçeriğe geç
ana sayfa » MAKALELER-RÖPORTAJLAR » Düşünce - Felsefe » Sanat Nereye Gidiyor – Jim Lane

Sanat Nereye Gidiyor – Jim Lane

    Sanat Nereye Gidiyor

    Sanat Nereye Gidiyor? başlıklı makale ABD’li sanat tarihçisi ve küratör Jim Lane’in tarafından kaleme alındı. Biz de çevirisini sunuyoruz.

    Sanat, sanatçı ve sanat eseri algısının nasıl değiştiği üzerine değerlendirmeler yapan, ayrıca modern ve post-modern sanat akımlarına inceden ama etkili dokunuşlarla değinen bu yazı, ABD’nin önemli sanat gazetesi Art Newspaper’ın Şubat 2009 sayısında yayımlandı.

    esrarengiz sanat hareketleri

    Daha dün sanat dünyasında kendine yer bulmaya çalışan esrarengiz sanat hareketleri hakkında sürdürülen tartışmaların üzerinden vakit geçmemişken pek çok sanatseverden “sanat nereye gidiyor?” sorularıyla dolu e-postalar, mesajlar almaya başladık.

    Bu soruya cevap vermek hem kolay hem de çok zor gözüküyor benim açımdan. Az çok herkes “birbiri ardına farklı akımın sanat dünyasında yer alıyor olduğu bir gerçek” gibi cevaplar verdiğimi düşünüyor, biliyorum. Reddetmem tuhaf olur çünkü bu genel geçer cevabın ardına saklandığım da olmuyor değil; ancak her farklı trend ve akımı da takip ediyor ve destekliyorum diyemeyeceğim.

    Sadece şunu açıkça ifade edebilirim ki bence dünya tıpkı bir yüzyıl öncesinde olduğu gibi bugün de yeni keşifler girdabı içinde sürükleniyor. Örneğin yüzyıl kadar önce keşfedilmiş ve bugün bizim için klasikler içinde konumlandırılan ‘modern sanat’ sadece bir önceki akımın devam olsaydı, o halde bugün de postmodernizm için aynı şeyi söylememiz gerekirdi.

    Yeri gelmişken modern ve postmodern sanat içinde şu iki farklı gelişim çizgisi örneğini verebilirim: Modern sanat, daha çok çizgisel, postmodern sanat ise dairesel ilerleyen akımlar olarak görülmektedirler. Yani doğrudan öncekinin devamı ya da kendinden sonra gelenin öncülü olma nitelikleri yoktur; bunun daha ötesinde irdelenmelidirler.

    sanatsal değerlilik

    Peki birbiri üzerine gelişen sanat anlayışı ve ortaya çıkan yapıtların sanatsal değerlilikleri üzerine ne söyleyebiliriz? Bu konuda da tartışmalar son derece derecede güçlü. Reddedemeyeceğimiz gerçeklerden biri kuşkusuz, teknolojinin yeni akım sanatları ortaya çıkarma, geliştirme ve sürdürülebilir kılmadaki etkisidir. Örneğin şu sıralar adına “görsel sanatlar” dediğimiz animasyon, dijital tasarımlar dünyası hiç azımsanmayacak bir hızla ilerlemekte, müzelerde özel sergiler bölümünde, bu türün nimetlerinden faydalanarak çıkarılmış işler izleyici karşısına çıkmaktadırlar.

    Video enstalasyonlar, üç boyutlu tasarımlar gibi “art work” yani “eser”ler boyanın yerine fotografik materyallerin kullanımına açılmış (piksel, çözünürlük v.s) alanlar yaratıyor. Sanatçı, alışıldığı gibi tuvale dokunmadan, boyanın kokusunu ciğerlerine çekmeden, kendi bulunduğu yeryüzünün bile dışında başka bir zaman ve mekân gerçekliğiyle işleyen sanal ortamda “sanat” üretebilir hale geldi. Üstelik sanat bilgisi ve tecrübesinden öte teknik ve matematiksel bilginin üstün geldiği ve belirli dokunuş, bekleyiş ve tamamlama kurallarıyla işleyen aslında tamamen sistematik ve sanatçıyı kendi kurallarına bağlayan bir üretim ortamıyla mücadele olgusu da ortaya çıkmış oldu.

    Bu noktada üzerine gidilmesi gereken bir başka önemli nokta ise artık izleyicilerin sanat eseri karşısında sadece ‘izleyen’ olmaktan çıkıp, interaktif biçimde o eseri değiştirebilmeye varan müdahaleleri yapabilecek yetkiye sahip olabilmesinde yatıyor. Geleneksel sanat dünyasında ise izleyen, eseri yalnızca duygusal ve entelektüel perspektifine göre yorumlayan idi ve bu doğrudan o işin yapan kişinin temasını ve iletmek istediği sözünü değiştirebilme veya dönüştürebilme gücünden etkilenmiyordu.

    postmodern sanat akımları

    Oysa dijital sanat veya diğer postmodern sanat akımlarının etkisinde ortaya çıkarılan eserler doğrudan izleyicinin dönüştürme, eksiltme, çoğaltma hatta belki de yok etme olasılığına açık tutuluyor. İşte o zaman artık o sanat eseri sadece onu yaratanın değil, onu kim gördü ve müdahale ettiyse onun da eseri haline geliyor. Kimlik, sahiplik, söz, mesaj ve etkileşimler taraf değiştiriyor.

    İşte bütün bu kaosun ve tanımlanamamazlık içinde “Sanat nereye gidiyor?” sorusuna belirgin ve tutarlı bir yanıt verebilmek çok kolay olmasa da ben yine de çok gölgede ve sis bulutları arkasında kalmadan yaşadığımız süreci doğru ve analitik bir gözle izlemenin yararını ve gidilen yolun gelecekte ortaya çıkacak ve bu ilerlemenin de üzerine gelecek bir başka değişim rüzgârıyla geriye dönük olarak değerlendirmemiz gerekliliğini savunuyorum.

    İngilizceden Çeviren
    Serda Semerci


    CANVASTAR®

    Türkiye'nin En Zengin ve Kaliteli Kanvas Tablo Koleksiyonu

    Siteye Gidin