İçeriğe geç
ana sayfa » MAKALELER-RÖPORTAJLAR » Sosyal » Bilim Kurgudan Fırlamış Siteler

Bilim Kurgudan Fırlamış Siteler

    edanur-gurel-porte-01aBilim Kurgudan Fırlamış Siteler

    Tasarım Bienali’nde en dikkat çeken eserlerden biri “İnşaat Ya Resulullah” yazısı idi. Hem, gittikçe artan toplu konut ve siteleşme hem de İstanbul ve deprem riski taşıyan diğer illerde kentsel dönüşüm projelerinin başlaması da bu sloganı çok güzel destekler durumda. Gecekondulaşma ve çarpık kentleşmeyi engelleme çabaları içindeki projelerin ne kadar yeterli oldukları bir tarafa; diğer taraftan da estetikten yoksun dev kulelerin oluşturduğu, sadece belli bir sınıfa hitap eden, kendi içinde ayrı yaşam standartları olan, gösterişli siteler sarıyor her yanımızı… Mekansal sınıflaşma ya da sınıfsal mekanlaşmanın sosyolojik, siyasi, ekonomik nedenlerini ve etkilerini, teorik bir biçimde anlatmayacağım burada. Durumun aslında ne kadar trajikomik olduğundan bahsedeceğim.

    Her gün bir yeni reklamla karşılaşıyoruz. Bütün yaşamını sitenin dışına çıkmaya gerek kalmadan geçirebileceğin şekilde, her türlü ihtiyacını karşılayacak imkanların olduğu, izole bir hayatı sunan, mükemmel tasarımların reklamları… Hele dışarıdan gelen her misafire potansiyel suçlu muamelesi yapan güvenlik görevlileri ve diğer güvenlik sistemleri yok mu? Zaten öyle bir yerde yaşıyorsan, nasıl olur da dışarıdan biriyle arkadaşlık edersin, o sitede yaşayan o sitedekilerle arkadaşlık etsin canım. Mahalleler, semtler ve ilçeler arası burun kıvırma, beğenip beğenmeme olduğu gibi yakında “Ay canım siz hangi konutlarda oturuyorsunuz? Sizinkinin şu özelliği var mı?” “Hmm, bizim site sizinkinden daha mı iyi ne yoksa?” “Komşularınızda hangi ünlüler var, bizimkinde Jennifer Lopez var şekerim.” gibisinden siteler arası karşılaştırma başlar.

    Hatta belki zaman içerisinde site rumuzlu futbol takımları bile oluşabilir. Bir de o reklamlarda, site sakinlerinin hepsini çok mutlu ve çok huzurlu göstermiyorlar mı, işte o noktada film başlıyor. Ya bir komedi olarak bakacağım ya da bilimkurgu filmi olarak. En iyisi trajikomik bilimkurgu filmi olarak tanımlamak.

    İzole edilmiş alanlar

    İzole edilmiş, çok çekici bir bölgede yaşayan, mutlu, huzurlu, her şeyin mükemmel gittiğini sanan, gözleri gösteriş ve rahatlığın getirileriyle kör olduğundan hiçbir problemi göremeyen insanlar, tam da bilimkurgu filmlerinden fırlamış gibiler. Bunlar gibi daha nicelerini kendi bölgelerine çekmek isteyen, reklamlarla insanları kandıran bir grubun varlığı da bu tanımımı destekliyor. Böyle reklamları izledikçe, eskilerin “Alacakaranlık Kuşağı” ya da halen süren “Doctor Who”, “Fringe” veya “The Island” gibi daha da çoğaltabileceğim bilimkurgu tabanlı dizi ve filmler geliyor aklıma. Bilimkurgu kategorisine girmese de “Wall E” filminde de buna benzer bir olayı çok güzel işlemişlerdi.

    Böyle yerlerde yaşayarak, mutlu ve huzurlu olduğuna inandırılan, beyni uyuşturulan insanlara acaba başka deneyler de yapılıyor mudur? Toplumun içinde kutuplaşmayı empoze ettikleri çok açık bir gerçek. Aynı zamanda sundukları güvenli izole hayat ile şunu da söylüyorlar: “Bak, dışarıdaki hayat güvenli değil, sen gel senin gibi olanlarla, kaostan, kargaşadan uzakta, her şey elinin altında bir şekilde yaşa.” Bu mesaj da kutuplaşma ve düşmanlığın yanı sıra, bireylerdeki korkaklığı ve tembelliği tetikliyor. Bu denekleriyle ne yapmaya çalışıyorlar peki? Gözlerini rahatça boyadıkları, istedikleri gibi yönetebilecekleri uyuşmuş beyinler ordusu mu yoksa, gerçek anlamda toplumu birbirine düşman edip, bir tarafı bir tarafın üstüne salmaya yarayacak bir ordu mu?

    Edanur Gürel

    CANVASTAR®

    Türkiye'nin En Zengin ve Kaliteli Kanvas Tablo Koleksiyonu

    Siteye Gidin