
Rudolf Ritter von Alt (1812 – 1905)
Avusturyalı Ressam Rudolf Ritter von Alt diğer adı ile Rudolf von Alt 1812’de Alservorstadt’da doğdu. İlk eğitimini babasının yanında litograf öğrenerek aldı. Rudolf von Alt 1825 – 1832 arasında Viyana Akademisinde eğitim gördü, 1826’dan itibaren Josef Mössmer’in manzara sınıfında yer aldı. Vedutismo’cu bir manzara ressamıdır.
Bir çok yolculuk yaptı, 1863’de Kırım, 1864’de Almanya, 1867’de İtalya’yı dolaştı. Avusturya Alpleri ve Kuzey Italya üzerinden yürüyüş gezileri yaptı. Ama doğduğu kenti resimlemeyi her zaman yeğledi. 1833 yılında, Venedik ve komşu şehirleri ziyareti ederek, mimari eserleri tablolaştırdı.
Doğadaki bazı detayları ifade etmek için olağanüstü bir yeteneği bulunuyordu. Gökyüzünün farklı tonları, havanın renk tonu ve bitki örtüsü üzerine odaklanarak doğayı otantik bir şekilde resmetmeyi başardı. Daha sonra yaptığı çalışmalar empresyonizme yakınlaşmaya başladı. Mimari üzerine çalışmalarında perspektiflerini ilginç ve güçlü bir şekilde kullandı. İç mekan resimlerinde de güçlü eserler verdi.
Roma ve Napoli’yi bir süre ziyaret etti ve çalıştı. Sonra Lombardiya, Galicia, Bohemya, Dalmaçya, Bavyera ve göller bölgesini ziyaret etti. Sonra İtalya’ya birden çok kez tekrar seyahat etti. 1863 yılında Imparatoriçe için Kırım’a gitti. 1879’da Viyana Akademisinde profesör ünvanı aldı.
1905 yılında Viyana ‘da öldü. Resimlerinin çoğu Viyana ‘da çeşitli müzelerde sergilenmektedir. Viyana’daki Albertina, 2005 Eylül ‘den Ocak 2006’ya kadar retrospektif sergisine ev sahipliği yaptı. 19. yüzyıl Viyana’sının en popüler sanatçılarından biriydi. Tabloları, sanatsal niteliklerinin yanı sıra belgesel olarak ta değer taşır.
SANATÇININ ESERLERİNİ GÖREBİLECEĞİNİZ GALERİ SAYFASI
Sanat Anlayışı
Rudolf von Alt’ın sanat anlayışı, doğaya ve mimariye duyduğu saygıyı ve gözlem gücünü öne çıkarır. Erken dönemlerinde Biedermeier üslubunun etkisinde kalan sanatçı, detaylara verdiği önem ve gerçeğe sadık kalma çabasıyla tanınır. Özellikle suluboya tekniğinde büyük bir ustalık sergileyerek, bu tekniği hafiflik, saydamlık ve atmosferle bütünleştiren bir noktaya taşımıştır. Resimlerinde sıkça doğrudan gözlem yaptığı sahneleri işleyen sanatçı, tarihi yapılar, şehir sokakları, doğa manzaraları ve mimari detaylarla ilgilenmiştir.
Rudolf von Alt’ın eserlerinde kompozisyonlar genellikle doğal bir ışıkla aydınlanır; renkler yumuşak tonlar halinde kullanılır ve izleyicide huzurlu bir etki bırakır. Sanatçının en dikkat çekici yönlerinden biri, mimari yapıları büyük bir doğrulukla betimlemesidir. Bu özelliğiyle hem sanat tarihçileri hem de kent tarihçileri için kıymetli belgeler niteliğindeki eserler üretmiştir.
Zamanla Empresyonizm’in etkileri sanatında hissedilmeye başlasa da, von Alt hiçbir zaman tamamen bu akıma geçmedi. Bunun yerine, klasik doğa ve mimari çizgisini sürdürerek, izlenimciliğin ışık ve atmosfer ilgisini kendi gerçekçilik anlayışıyla birleştirdi. Sanat yaşamı boyunca hem akademik çevrelerden hem de halktan büyük saygı gören Rudolf von Alt, Avusturya sanatının 19. yüzyıldaki en önemli temsilcilerinden biri olarak kabul edilir. Özellikle suluboya alanında bıraktığı miras, bu tekniğe duyulan saygının artmasında etkili olmuştur.