
Andrea Appiani (1754 – 1817)
İtalyan Neoklasik Ressam Andrea Appiani 1754’te Milano’da doğdu. Babası tıp alanında kariyer yapmasını istiyordu ancak o Carlo Maria Giudici’nin (1723-1804) özel akademisine kaydoldu.
Çoğunlukla baskı dersleri aldı ve heykel kopyaları yapmayı öğrendi. Giulio, Anton Raphael Mengs ile çalıştı. Daha sonra fresk ressamı Antonio de’Giorgi’nin sınıfıyla birleşti. Sıklıkla Martin Knoller’in stüdyosuna da uğrayarak yağlıboya tekniğini geliştirdi.
Milan Ospedale Maggioe’de heykeltıraş Gaetano Monti ile anatomi çalıştı. Appiani’nin estetik konulara olan ilgisi, klasik şair Giuseppe Parini tarafından teşvik edildi. 1776’da Accademia di Belle Arti di Brera’ya üye oldu ve burada fresko tekniğini tamamen öğrendi. Domenichino ve Correggio fresklerinin kopyalarını yaptı.
Sanatçının yapıtları halen National Museums and Galleries of Wales, Galleria Nazionale d’Arte Moderna ve Pinacoteca Ambrosiana’da sergilenmektedir.
Başyapıtları arasında, 1795’te Santa Maria presso San Celso kilisesi için sarkık ve Apollo ve Muses’i temsil eden Parnassus freski, Milano Kraliyet Sarayı’nın odalarında Napolyon’u onurlandıran Erdem Allegorileri freskleri bulunmaktadır. Appiani 1814’te Krallığın yıkılmasından sonra ödeneğini kaybetti ve yoksulluk içine düştü. Napolyon’un ve rejimin önemli şahsiyetlerinin portrelerini yaptı. Bunların en güzeli Armida’nın bahçesindeki Rinaldo ile Venüs ve Sevgi adlı eserleri sayılabilmektedir.
SANATÇININ ESERLERİNİ GÖREBİLECEĞİNİZ GALERİ SAYFASI
Sanat Anlayışı
Appiani’nin sanat anlayışı, dönemin Neoklasik idealleriyle örtüşür. Klasik antikiteye duyduğu hayranlık, hem kompozisyonlarında hem de figüratif anlatımında belirgindir. Sanatında idealize edilmiş figürler, simetrik düzenlemeler ve sade bir renk paleti dikkat çeker. Fresk çalışmalarında özellikle mitolojik ve alegorik sahneleri başarıyla işlemiş, tavan ve duvar süslemeleriyle de mimariyle resmin uyumunu yakalamıştır. Appiani, aynı zamanda portre ressamı olarak da dikkate değerdir; Napolyon ve dönemin diğer önemli figürlerini idealize eden ama gerçekçi ayrıntılardan vazgeçmeyen bir üslupla resmetmiştir. Sanatı, Fransız Devrimi sonrası Avrupa’da yayılan klasik değerlerin ve düzen arayışının bir yansımasıdır. Andrea Appiani, Neoklasik sanatın İtalya’daki güçlü temsilcilerinden biri olarak sanat tarihinde yerini almıştır.