İçeriğe geç
ana sayfa » Sanat Ekolleri » Rönesans Resmi ve Rönesans Ressamları Listesi

Rönesans Resmi ve Rönesans Ressamları Listesi

    Rönesans Resmi ve Rönesans Ressamları

    Rönesans Sanatı

    Rönesans sanatı, Avrupa’da felsefe, edebiyat, müzik ve bilim alanlarındaki gelişmelerle birlikte 1400 yılında İtalya’da kendisine özgün tarzıyla ortaya çıkan resim, heykel ve süsleme sanatıdır. En asil dönem olarak bilinen Rönesans dönemi sanatı, klasik dönem sanatını esas almıştır.

    Kuzey Avrupa sanatından özümsenen son gelişmeleri ve güncel bilimsel bilgileri de ekleyerek bir tür değişime uğratmıştır.

    Rönesans sanatı, Rönesans Hümanist felsefesiyle bütün Avrupa’da yayılıp, tüm sanatçıları ve destekçilerini yeni teknikler ve sanat anlayışları bakımından etkisi altına almıştır.

    Rönesans sanatı, Avrupa’nın Ortaçağ’dan Erken Modern Çağ’a geçiş dönemini işaret etmektedir. 13. yüzyıl sonları ve 14. yüzyılın başlarında İtalya’da Pisa, Siena ve Pistoia’da çalışmakta olan Nicola Pisano ve oğlu Giovanni Pisano’nun heykelleri, muhtemelen eski Roma lahitlerinden etkilenmeleri sebebiyle belirgin klasik dönem esintileri taşımaktadır.

    Baba ve oğlunun en ünlü eserleri Pisa Katedrali ve Vaftizhanesi’dir. Giovanni Pisano ile aynı dönemde, Floransa’lı bir ressam olan Giotto, figüratif bir resim anlayışı geliştirdi. Bu tür, kendi çağdaşları ve öğretmeni Cimabue’nin eserleri ile karşılaştırılacak olursa benzersiz biçimde natüralist, üç boyutlu, gerçekçi ve klasik dönem tarzı olarak tanımlanabilir.

    En önemli eseri Padua’daki, Arena Şapeli’nde bulunan İsa’nın Yaşam Döngüsüdür. Bu eser, 16. yüzyıl Biyografi yazarı Giorgio Vasari tarafından, sanatı, 13. yüzyılda İtalya’da baskın olan Bizans’ın geleneksel yavan sanat anlayışından “kurtaran yenilikçi sanat” olarak betimlenmiştir. Dönemin Belçikalı, Lüksemburglu ve Hollandalı ressamları arasında Jan van Eyck, erkek kardeşi Hubert van Eyck, Robert Campin, Hans Memling, Rogier van der Weyden ve Hugo van der Goes sayılabilir.

    Erken Rönesans

    Bu ressamların eserleri, Erken İtalyan Rönesansı resimlerinden daha farklı olarak, antik çağı canlandırmak için bilinçli bir çaba veya etki olmadan gelişmiştir. Eserlerin stili doğrudan, zamklı boya, mozaik cam ve kitap tezhibi gibi Ortaçağ sanatlarının içinden doğdu. Kullanılan malzeme, esnek ve nispeten dayanıklı olduğu için deri tören zırhı ve teçhizatlarını boyamak için de kullanılan yağlı boyaydı. Erken dönem Hollanda yağlı boya tabloları zamklı boya gibi incelikli ve ayrıntılıdır. Materyal, ton farklılıklarını ve dokuları yansıtmak için uygun olduğundan eserlerde çok ayrıntılı bir gözlem imkanı sunulmuş oldu.

    Hollandalı ressamlar, resme doğrusal bir perspektif ve doğru orantı açısından yaklaşmamışlardır. Sanatçılar, realist eserler meydana getirirken Ortaçağa ait hiyerarşik ve dini sembolizm ögelerini kullanmaya devam ettiler. Jan van Eyck, kardeşi Hubert ile Mistik Kuzu eserini meydana getirdi. Antonello da Messina Napoli veya Sicilya’da iken Van Eyck’in çalışmalarını görmüş olabilir. 1475 yılında, Hugo van der Goes’un Portinari Altarpiece isimli eseri birçok ressam üzerinde derin bir etki yarattı. Hemen ardından Domenico Ghirlandaio, bu öğeleri taklit ederek bir altar panosu boyadı.

    Bronz kapı

    Pisanos ve Giotto’nun öğrencileri ve takipçileri vardı. Ancak, Floransa’da Rönesans, 1401 yılında Brunelleschi, Donatello ve Lorenzo Ghiberti’nin de aralarında bulunduğu yedi genç heykeltıraşın katıldığı Floransa Katedrali Vaftizhanesi için bronz kapı yapma yarışmasından sonra oluşmaya başladı. Floransa Katedrali kubbesi ve San Lorenzo Kilisesi mimarı olarak ünlenen Brunelleschi, natüralizm anlayışı ile ün salmış Santa Maria Novella’daki gerçek boyutlu Haç dahil pek çok heykel yaptı. Perspektif çalışmalarının ressam Masaccio’yu etkilediği düşünülmektedir.

    Donatello, Erken Rönesans’ın en büyük heykeltraşı olarak ünlendi. En ünlü eseri Floransa cumhuriyeti simgelerinden biri olan hümanist ve erotik Davut heykeli ve Roma döneminden beri yapılmış ilk büyük atlı bronz olan Gattamelata anıtıdır. Donatello ile aynı dönem sanatçısı olan Masaccio, formun sağlamlığı ve yüz ve hareketlerin doğallığına doğru eğilim trendini ilerleterek Giotto’nun sanatını sürdürmüştür. Masaccio pek çok resme imza atmıştır ancak en ünlü çalışması sanatçı Masolino ile başladığı Brancacci Şapeli freskleridir. Bu çalışmasıyla ardından gelecek Michelangelo dahil pek çok sanatçıyı etkilemiştir. Masaccio’nun getirdiği gelişmeler, Fra Angelico’nun resimleriyle, özellikle de Floransa, San Marco Manastırı’ndaki freskleriyle, ileri taşındı.

    Perspektif ve ışık

    15. yüzyıl Floransa ressamları için resimde perspektif ve ışık kullanımı özel bir dikkat unsuru olmuştur. Ucello bu konuda o kadar takıntılıydı ki, Vasari’nin dediğine göre bunun yüzünden uykuları kaçıyordu. Buna getirdiği çözümler başyapıtı San Romano Savaşı’nda görülebilmektedir. Piero della Francesca hem ışık hem de doğrusal perspektifle ilgili sistematik ve bilimsel çalışmalar yapmaktaydı. Edindiği sonuçlar ise San Francesco, Arezzo’da bulunan The History of the True Cross isimli eserinde görülmektedir. Napoli’de, ressam Antonello da Messina, diğer İtalyan ressamlardan önce, muhtemelen yaklaşık 1450’de portreler ve dini resimler için yağlı boya kullanmaya başlamıştı. Bu tekniği kuzeye taşıyarak Venedik ressamlarını etkiledi.

    Kuzey İtalya’nın en önemli ressamlarından biri Andrea Mantegna’dır. Yanında çalıştığı Ludovico Gonzaga için aile ve mahiyetinin portrelerini illüzyonist bir mimari alana yerleştirerek the Camera degli Sposi odasını dekore etmiştir. İtalyan sanatında Erken Rönesans’ın sonu, başlangıcında olduğu gibi, sanatçıları bir araya getiren özel bir komisyon tarafından belirlenmiştir. Ancak bu sefer diğerinden farklı olarak bir yarışma değil iş birliği söz konusuydu. Papa IV. Sixtus, namına Sistina Şapeli adı verilen Papa Şapelini yeniden inşa ettirdi ve Sandro Botticelli, Pietro Perugino, Domenico Ghirlandaio ve Cosimo Rosselli’den oluşan bir grup sanatçıyı İsa ve Musa’nın hayatını tasvir eden freskler ile duvarların süslenmesi için görevlendirdi.

    On altı büyük resim için, sanatçıların her biri kendi tarzında çalışacaktı. Böyle olmasına rağmen, genel biçim prensipleri üzerine anlaşmaya varıldı. Ghiberti, Verrocchio, Ghirlandaio ve Perugino’nun geniş Floransa stüdyolarında zirve noktaya taşınmış olan aydınlatma, doğrusal ve atmosferik perspektif, anatomi, rakursi ve karakterizasyon tekniklerini kullandılar.

    Rönesans ve Leonardo da Vinci

    “Evrensel deha” Leonardo da Vinci, ömür boyu çalışarak ve dünyayla ilgili gözlemlerini titizlikle kaydederek resim sanatının unsurlarını (aydınlatma, doğrusal ve atmosferik perspektif, anatomi, rakursi ve karakterizasyon) daha da mükemmelleştirdi. Bu, Erken Rönesans’ın meşhur sanatçılarının zihinlerini bir hayli meşgul etti. Yağlı boyayı ana malzeme olarak benimsemesi, Mona Lisa‘da da görüldüğü gibi, ışık ve etkilerini daha önce yapılmış olandan daha doğal ve çok daha dramatik bir etki ile tasvir edebileceği anlamına geliyordu. Bitmemiş eseri St Jerome’da görüldüğü üzere, kadavra incelemeleriyle, iskelet ve kas bilgisini ileri taşıdı. Son Akşam Yemeği’ndeki insan duyguları tasviri ise, dini resimler için bir mihenk taşıdır.

    Michelangelo

    Michelangelo’nun sanatı Leonardo’dan oldukça farklı bir yönde ilerledi. Michelangelo’nun ne resim ne de heykellerinde insan vücudu dışındaki herhangi bir doğal nesne gözlemlenmez. Michelangelo, yirmili yaşlarının başlarında Aziz Petrus Bazilikası, Roma’da devasa Davut heykeli ve Pieta heykeliyle tekniğini mükemmel bir biçimde tasvir etti. Daha sonra insan anatomisinin ifade olanaklarını keşfetmeye koyuldu. Papa Julius tarafından II’nin Sistine Şapeli tavanını boyamak için görevlendirilmesi, figüratif kompozisyonun yüce şaheserini oluşturmasını sağladı. Bu şaheser, her bir sonraki Avrupa’lı sanatçı nesli üzerinde derin bir etki bırakacaktı.

    Raphael

    Leonardo ve Michelangelo’nun yanında Yüksek Rönesans’ın üçüncü büyük ressamı Raphael’dir. Kısa bir yaşam süresince Papa Julius II, onun halefi Papa Leo X, sayısız Meryem Ana ve Çocuk İsa ve de Sistin Meryemi dahil olmak üzere çok sayıda gerçekçi ve ilgi çekici resimler yapmıştır. Kuzey İtalya’da ise Yüksek Rönesans’ın temsilcisi Giovanni Bellini’nin dini resimleridir. Bunların arasında “Kutsal Sohbet” isimli, tahttaki Meryem Ana etrafında bir grup azizin bulunduğu büyük altar panoları vardır. Yine aynı dönemden Giorgione ardında az sayıda esrarengiz eser bırakmıştır. Bunların arasında Fırtına isimli spekülasyon konusu olan eser de bulunmaktadır. İnsan eylem ve dramını muhteşem renk ve atmosferle birleştiren büyük bir eser olan Meryem’in Göğe Kabulü de dahil olmak üzere Titian’ın ilk çalışmaları Yüksek Rönesans dönemine dayanır.


    AKIMA MENSUP RESSAMLARIN LİSTESİ (BİYOGRAFİLERİ VE ESERLERİ)


    CANVASTAR®

    Türkiye'nin En Zengin ve Kaliteli Kanvas Tablo Koleksiyonu

    Siteye Gidin