
Albrecht Altdorfer (1480 – 1538)
Alman Rönesans Ressamı Albrecht Altdorfer 1480’de Regensburg’da doğdu. Albrecht Altdorfer ilk eserlerini 1506 tarihinden itibaren vermeye başladı. Tuna okulunun başlıca temsilcisi. Manzara resmini ayrı bir tür olarak ele alan ilk Avrupalı ressamdır. 1526’da Regensburg belediyesine meclis üyesi olarak seçilen Altdorfer, aynı zamanda şehir planlamacılığı ile de ilgilendi.
İlk yapıtlarından başlayarak, manzara ile figürlerin renk bakımından uyumunu sezgisel olarak buldu. İsa’nın çilesi adlı mihrap arkası tablosu ( 1511, Sankt Florian ), bir dram havası yaratmak amacıyla ışık oyunlarından yararlandığı ilk baş yapıttır.
“Meryem Ana’nın Doğuşu”nda ( 1520, Münih, Alte Pinakothek ) manzara ve mimari, konunun mahremiyetini bozmadan daha da önemli bir rol oynar. Altdorfer’in en hayranlık uyandıracak eseri olan İskender’in savaşı tablosunda ( 1529, Münih ), dünyanın sonunu gösteren bir manzaradan, sanatçının renkli dehasının adeta fışkırdığı görülür.
“Lut ve kızları” tablosu ( 1537, Viyana, Kunsthistorisches Museum ), insan vücuduna verilen önemle, daha o zamandan, bir rönesans başyapıtı sayılabilir.
SANATÇININ TÜM ESERLERİNİ GÖREBİLECEĞİNİZ GALERİ SAYFASI
Sanat Anlayışı
Sanat anlayışı, hem Dürer etkisinde şekillenmiş detaycı bir figür anlatımı hem de doğayla iç içe geçmiş kompozisyonlarla dikkat çeker. Altdorfer, “Alman Okulu” olarak da bilinen ve Danube (Tuna) Okulu’nun kurucularından biri olarak kabul edilir. Bu okul, doğanın mistik ve dramatik yönünü yücelten bir sanat anlayışını temsil eder. Altdorfer’in özellikle manzara resmindeki özgünlüğü, onu döneminin diğer sanatçılarından ayırır. Onun resimlerinde doğa sadece bir arka plan değil, aynı zamanda duygusal ve metafizik bir varlık olarak kurgulanır.
En tanınmış eserlerinden biri olan “İskender’in Darius’a Karşı Zaferi“, tarihî bir olayın büyük boyutlu ve görkemli bir sahneyle betimlendiği bir tablodur. Bu eser, figür sayısının fazlalığı, geniş panoraması ve dramatik ışık kullanımıyla dikkat çeker. Altdorfer, bu çalışmasıyla sadece anlatıya değil, doğaya ve gökyüzüne de etkileyici bir teatral rol yüklemiştir.
Gravür ve ağaç baskı (woodcut) sanatında da usta olan Altdorfer, bu alanda yaptığı çalışmalarla da sanat tarihinde önemli bir yer edinmiştir. Gravürlerinde hem kutsal metinlere dayalı sahneler hem de seküler temalar görülür. Figürleri genellikle uzun boylu, ince yapılı ve hareket halindedir; bu anlatım biçimiyle, dramatik bir anlatı dili oluşturur.
Rönesans’ın klasik dengesi yerine doğanın romantik gücünü ve içsel duyguların derinliğini yansıtan Altdorfer, özellikle manzara resminin bağımsız bir tür haline gelmesinde öncü rol oynamıştır. Bu yönüyle, yalnızca Alman sanatının değil, Avrupa resim sanatının da gelişiminde belirleyici bir figürdür. Sanatında mitoloji, tarih, din ve doğa unsurlarını dramatik bir dengeyle birleştirmiştir.