
Maria Oakey Dewing (1845 – 1927)
Amerikalı Ressam Maria Oakey Dewing 1845 yılında New York City’de doğdu. Kültürlü bir ortamda yetişen Dewing, ailesi tarafından yazı yazmaya ve resim yapmaya teşvik edildi. Başlangıçta yazar olmak istese de resme olan ilgisi baskın çıktı ve 17 yaşında kendini resim yapmaya adadı. 1866’da kadınlar için tasarım okulu Cooper Union’a devam etti. Daha sonra John La Farge’ın yanında çalıştı. Farge’nin etkisi tüm çiçek resimlerinde net bir biçimde hissedilir. Henüz bir öğrenciyken bile yetenekli bir ressam olarak ün kazanmaya başlayan Dewing, geniş, kuvvetli fırça darbeleri, kullandığı zengin ve parlak renklerle dikkatleri çekti ve eserleri National Akademi Tasarım Okulu’nda sergilendi.
1975 yılında eserleri La Farge tarafından New York’ta bir organizasyona dahil edildi. William Morris Hunt’la çalıştıktan sonra Thomas Couture’ın yanında çalıştı. 1881 yılında Thomas Wilmer Dewing ile evlendi ve resimlerinin başlıca konusu figürden uzaklaşmaya başladı. Bahçesinin karşısında spontane bir biçimde çiçekleri tuvale aktardı. 1885’ten 1903’e kadar çift yazlarını Cornish, New Hampshire’te Thomas’ın kendi ektiği bahçelerinde geçirdi. İkisi de kendilerini çalışmalarına adamıştı. Çiçekleri tuvale aktarırken doğallıktan yana olan Maria, 1915’te Art and Progress’te yayınlanan bir makalesinde şöyle diyordu: “ Çiçekler, sadece çiçekler için var olan, saklanmış bir güzellik sunar, insanın olduğundan daha soyut ve hatta daha zarif. Kişi insan figürüyle daha mantıklı ve gerçekçi başlayabilir, fakat çiçek resimlemeye daha zarif ve seçkin başlamalıdır.”
Çiçeği figüre tercih etmesinin sebebi her ne olursa olsun, Dewing, bahçeleri tutkulu bir biçimde sevmişti. 1880’lerin başında görülen resim dokumalı duvar örtüleri gibi, işlenmiş aplike parçalar tasarlıyordu. Sanatçı, 1893’te Şikago Columbian Sergisi ve 1901 Buffalo, New York Pan American Sergisi’nde bronz madalya kazandı. 1907’de çiçek ve figürden oluşan 22 eseri Pennsylvania Güzel Sanatlar Akademisi’nde sergilendi. Maria, kariyerinin sonlarına doğru tekrar figür çalışmalarına başladı. Fakat başarılı bir figür ressamı olan eşinin gölgesinde, hiçbir zaman gerçek potansiyelini ortaya koyamadı.
Sanat Anlayışı
Maria Oakey Dewing’in sanat anlayışı, doğa sevgisi ve botanik bilgisiyle yoğrulmuş, estetik derinliği yüksek natürmortlar ile karakterize edilir. Onun resimlerinde çiçekler yalnızca bir süsleme unsuru değildir; her biri canlı, özenle gözlemlenmiş, detaycı bir doğa anlayışının ürünü olarak yer alır. Özellikle gül, iris, şakayık ve lale gibi bahçe çiçeklerini konu alan kompozisyonları, sanatçının renk uyumu ve kompozisyon hakimiyeti açısından yüksek bir ustalık sergiler.
Dewing’in çiçek resimleri, empresyonist bir ışık kullanımı ile klasik natürmort geleneğini birleştirir. Doğayı idealize etmek yerine, gözlem ve duyusal deneyimi ön plana çıkaran bir tavırla çalışır. Bu yönüyle onun sanatında, bir yandan doğayla iç içe geçen duygusal bir anlatım, öte yandan da teknik anlamda rafine bir yapı bulunur.
Sanat eleştirmenleri, Dewing’in eserlerindeki çiçekleri “kadınsı duyarlılığın ve doğayla kurulan içsel bağın bir ifadesi” olarak yorumlamışlardır. O, döneminin kadın sanatçıları arasında doğaya ruh katan bir gözlemci olarak öne çıkmıştır. Kendi sözleriyle, “Ben çiçekleri resmetmiyorum, onlarla düşünüyor ve hissediyorum” diyerek resimlerine yaklaşımını özetlemiştir.
Sanatçı, zaman zaman eşinin figüratif resimlerinde de katkı sunmuş, ancak kendi eserlerinde çoğunlukla doğa ve flora temalarına odaklanmıştır. Özellikle “Garden in May” ve “Iris at Dawn” gibi eserleri, bu estetik anlayışın tipik örneklerindendir.